OOO KİMLER GELMİŞ
Efsane Prens (Jumong) 34.Bölüm Özeti Image-10
Lütfen Giriş Yapınız,Yada Üye Olunuz!
Umarız Forumumuzda İyi vakit geçirirsiniz...


OOO KİMLER GELMİŞ
Efsane Prens (Jumong) 34.Bölüm Özeti Image-10
Lütfen Giriş Yapınız,Yada Üye Olunuz!
Umarız Forumumuzda İyi vakit geçirirsiniz...

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Giriş yap
Gerçek Bir Kore Sarayında Görev Almak ve Kendinizi Bir Krallıkta Bakan, Hwarang,Lady... Olarak Bulmak İster misiniz? O Halde BURAYA TIKLAYINIZ!!!

descriptionEfsane Prens (Jumong) 34.Bölüm Özeti EmptyKore Sanatı

more_horiz
Resim:


Kore resim sanatı, Üç Krallık döneminden (İÖ 57 - İS 668) günümüze
kadar olan süreçte oldukça büyük değişim ve gelişim gösterdi. Üç
Krallık döneminin en güzel örnekleri Koguryo mezarlarının duvarlarında
ve tavanlarında olan yapıtlardır. Koguryo'nun hareketli ve ritmik
resimlerine karşın, Şilla'nın daha çok düşünceye yönelik ve titiz
eserleri vardır. Şilla'nın resim sanatı ise 7. yüzyıldan itibaren
oldukça gelişim göstermiştir.
Kore resim sanatının altın çağının başlangıcı diyebileceğimiz bölüm
ise Koryo (918-1392) dönemidir. Bu dönemin sanatçıları tapınaklara
yaptıkları resimleri oldukça gelişmiştir ve Budacıların bez üzerine
yaptıkları resimler ise Kore Budacılığının gelişimini sağlamıştır.
Çosan dönemi boyunca ise, önemli ressamlar zengin ailelerin
istekleri doğrultusunda doğa resimleri yapmaya başladılar. 18'inci
yüzyılın sonlarında ise sanatçılar gündelik yaşama yöneldiler. Dini
duygular içermeyen resimler yapan bu sanatçılar " tür resmi" denen yeni
bir akım başlattılar.
Sanatçılar daha sonraki süreçte halktan alınan ilham ve görüntülerle
tablolarının renklendirmesi, tablolarına sıradan insanların
yaşantısına, umut ve düşüncelerine yer vermesi resim sanatının
geleneksel sınırlardan kendisini kurtarmasına ve daha çok ilgi
görmesine olanak tanımıştır.
1910'da Japonya ile birleşmesiyle birlikte ise batının yağlıboya
resim tekniklerinin etkinliğini artırması, geleneksel Kore resim
sanatının canlılığını yitirmesine yol açmıştır. 1945'te bu Japon
yönetimini kalkması geleneksel Kore resminin yeniden canlanmasını
sağlamıştır. Avrupa ve Birleşik Devletlerde eğitim görmüş birçok Koreli
sanatçı bu çağdaş sanatın kendi ülkelerinde tanıtımında önemli rol
oynamıştır.
1950'lerde kurulmuş olan ve bir hükümet kuruluşu olan Ulusal Sergi
Salonu Kore sanatının gelişiminde önemli bir rol oynadı. Bu sergi
salonunda eserlerini yayınlamak isteyen sanatçılar daha çok modern
sanat eserleri ortaya koydular. Geometrik soyutlamalar ön plana çıktı.
1980'lere gelindiğinde ise sanatın toplumsal sorunlarla ilgili mesajlar vermesi gerektiği düşüncesi hakim olmaya başlamıştı.
1995 yılında yapılan Uluslararası Kvangcu Bienali, Kore
Sanatçılarını uluslar arası sanat dünyasının önde gelen sanatçılarıyla
bir araya getirdi.
Günümüz Kore'sinde ise hem geleneksel alanda hem de modern resim
alanında çalışan birçok sanatçı kendilerine dünya sanat literatüründe
önemli yer edinmişlerdir.
Müzik ve Dans:


Müzik ve dans Kore halkı için 3 krallık devrinden başlayan süreç
boyunca daha çok bir dinsel tapınma aracı olarak kullanılmıştır.
Koryo hanedanlığının müzik kültürü ise kuruluşundan sonra bir süre
Şilla'nın devamı olarak sürdü fakat zamanla bunu çeşitlendirdiler. Bu
hanedanlıkta zamanla 3 farklı müzik kültürü oluştu. Bunlardan ilki
Çinde bulunan Tang Hanedanlığı müziği anlamına gelen Goryeo-Dangak, köy
müziği olan Hyangak ve saray müziği olan Akk. Çosan Hanedanlığından
kalan Koryo'nun da kullandığı bazı müzikler günümüz Kore
seremonilerinde hala atalarına olan saygının bir simgesi olarak
kullanılmaktadır.
Müzikte olduğu gibi Koryo hanedanlığı geleneksel dansını da 3
krallık döneminden almıştır. Bununla birlikte özellikle Çin'de bulunan
Song Hanedanlığından da aldığı birçok dini ve saray halkına hitap eden
dansı da bu kültüre eklemiştir.
Çosan hanedanlığı sırasında, müzik özellikle dini törenlerde önemli
bir yer tutmuştur. Bu doğrultuda konusu müzik olan iki bölüm kurulmuş
ve müzik metinlerinin bir düzene koyulması için çalışmalar yapılmıştır.
Tüm bunların doğrultusunda 1493 yılında müziğin kanunu olarak
adlandırılan Akhakvebım yazıldı. Bu kitapta sarayda çalınacak müzik üçe
ayrılıyordu: tören müziği, Çin müziği ve halk şarkıları. Özellikle Kral
Second döneminde birçok çalgı geliştirildi. Saray müziğinin yanı sıra
din dışı, geleneksel müzikler; dangak ve hyangak'ta varlılarını
sürdürdü.
Halk dansları arasında yer alan çiftçi dansı, şaman dansı, keşiş
dansı , özellikle Sandaenori olarak bilinen maskeli dans ve kukla dansı
Çosan hanedanlığının ileri dönemlerinde halk tarafından çok sevildi.
Müziği, dansı ve öyküyü bir araya getiren maskeli dans, şamanistik
öğelerde içerdiğinden halkın her kesimi tarafından ilgiyle
karşınanıyordu. Ayrıca sahnede zengin kısmın alay konusu olarak
alınması halkın buna olan ilgisini biraz daha artırıyordu. Kore'nin
geleneksel halk danslarında, Konfiçyus ve Budacı etkiler oldukça ön
plandadır. Konfiçyus etkisi baskıcı bir eğilim gösterir. Budacı
etkilerin ise saray ve şaman danslarında görüldüğü üzere daha ılımlı
bir hava vardır.
Bu geleneksel dansların büyük bir bölümü 1960 ve 1970'li yıllarda
hızlı sanayileşme ve kentleşme sürecinde unutulmuştur. 1980'li yıllarda
ise halk bu eski gelenekleri canlandırmak için birçok çalışma yapmaya
başlamıştır. Yaklaşık 56 tane olan bu eski saray danslarından günümüzde
sadece birkaç tanesi bilinmektedir.
Bu canlandırmayı desteklemek için devlette bir takım çalışmalar
yapmıştır. Bu danslardan Şilla döneminden, Cheoyongmu (maske dansı),
Koryo döneminden Hakmu ( turna kuşu dansı), Çosan döneminden,
Chunaegjeon (Baharda öten bülbül dansı) varlıklarını devam ettirebilmek
için devlet tarfından " Dokunulmaz Kültürel Miras" olarak adlandırılmış
ve bunu günümüze taşıyan sanatçılara da geleneksel sanatlar ve el
sanatı ustalarına verilen en önemli ödül olan "insanlığın kültürel
değerleri" unvanı verilmiştir.
Modern dansın ülkede gelişiminin ilk adımları ise Japon sömürge
yönetimi esnasında da bu çalışmaları yapan Jo Taek-Won ve Choe Seung-Hi
tarafından atılmıştır. Bağımsız Kore'nin kurulmasından sonra kurulan
Seul Bale Topluluğu (1950) bale ve modern dans sergileyen ilk topluluk
oldu.
Kore batı müziğiyle ilk olarak 1893 yılında Hıristiyan ilahisiyle
tanıştı ve bu 1904 yılından itibaren okullarda öğretilmeye başlandı.
Daha sonraları ise batı melodileriyle söylenen Changga ( Çanga) ülkenin
her yanına yayıldı.
Kore'nin bağımsızlığına kavuştuktan sonra kurulan ilk batı
tarzındaki orkestra Kore Filarmoni Orkestrası Derneği oldu. Günümüz
Kore'sinde Seul ve diğer illerde yaklaşık 30 orkestra vardır. Bu müzik
gelişimi Koreli müzisyenlerin de dünyada birçok yerde adlarını
duyurabilmelerini sağlamıştır. Bunlar arasında en çok dikkati çekenler
Chung üçlüsü, şef piyanist Chung Myung-Whun, viyolonsel sanatçısı Chung
Myun-Wha , ve kemancı Chung Kyung-Wha'dır.
Şarkıcılar arasında ise sopranolar Jo Su-Mi, Shin young-Ok ve ong
Hye-Gyong uluslar arası müzik dünyasında önemli yer edinmişler, New
York'taki Metropolitan Operasında baş rollerde oynamışlar ve dünyaca
ünlü müzik şirketleri tarafından plakları yapılmıştır.
Kore'nin geleneksel müzik ve sanatını korumak ve geliştirmek için
1951 yılında Kore Geleneksel Sahne Sanatları Merkezi kuruldu ve 1993
yılında Seul Güzel Sanatlar Merkezinde kurulan Kore Ulusan Sanatlar
Enstitüsü Müzik Okulu ise de batı biçimi bir konservatuvar olarak
eğitim vermeye başlamıştır.
Tiyatro:


Kore tiyatrosu ise tarih öncesi dönemin dinsel törenlerinin etkisi
altında kalmış, müziğin ve dansın içi içe olduğu bir yapıya sahiptir.
Geleneksel tiyatro türünün en önemli örneği dans, şarkı, öykü, yergi ve
gülmece içeren maskeli bir dans olan Sandenori ya da Talçum'dur.
Bunların yanında halk sanatçılarının ortaya koyduğu kukla oyunları
Pansori'ler oldukça ilgi görürdü ve bunlar pek sık olmasa da günümüzde
de gösterilmektedir.
Maskeli dans ve öteki tiyatro sanatlarından farklı olan Sin-geuk ise
1092 yılından itibaren sergilenmeye başlandı. Batı türü bir tiyatroya
ise ilk kez 1908 yılında Seul ev sahipliği yaptı. Daha incelemesi
yaparak yurda dönenlerin oluşturduğu "Hiokşindan" ve Munsusong" tiyatro
toplulukları yeni akım estirmeye başladılar. Sinpa isimli bu oyunlar
askeri, siyasi sonraları ise polisiye konular sahnelediler.
1920'li yıllarda tiyatro sanatının önde gelen kişilerinin kurduğu
Tovolhoe, tiyatro sanatına öncülük edip 1930'lara kadar adından çok söz
ettirdi. 1940 ve 1950'lere gelindiğinde ise toplumsal ve siyasal
karışıklığın etkisi ve yine sinema ve televizyonun gelişimi bu sanatın
etkisini zayıflattı.
1970'lere gelindiğinde ise bazı genç sanatçılar maskeli dans
oyunları, şaman törenleri ve pansori'ler gibi eski geleneksel
tiyatronun biçimlerini inceleyip bunu günümüze taşımaya gayret
göstermişlerdir. Günümüzde Seul'ün merkezinde bulunan Tehangno
Caddesindeki tiyatrolarda bu tür gösteriler sergilenmektedir.Sinema:


Kore film yaşamı 1919 yılında başladı. Haklı İntikam adlı film bir
dramaydı. 1923 yılında yapılan ilk konulu film ise Ayın Altındaki
Yemin'di. 1920'lerde Japon zulmüne karşı yapılan Arirang filmi halk
tarafından oldukça sevildi. Kore savaşının 1953 yılında bitmesinden
sonra film endüstrisi gelişmeye başladı, fakat yaklaşık 10 yıl kadar
devam eden bu gelişim televizyonun hızlı yükselişi nedeniyle durma
noktasına geldi. Bu süreç 1980'lerin başına kadar devam etti. Genç ve
yetenekli yönetmenlerin başını çektiği bir grup bu dönemde film
endüstrisine oldukça önemli katkılar yaptı. Hazırlanan filmler Londra,
Venedik, Berlin, Tokyo, ve daha birçok film şenliklerinde gösterilip
tanındı ve önemli ödüllere layık görüldü.
Cannes Film festivalinde gösterilen ilk Kore Filmi ise 2000 yılında
yarışan İm Kvon-Tek'in yönettiği Cunhgyangcon (Çunhyang'ın Öyküsü)
oldu. Bakhasatang (Naneli Şeker) Filmi de 35. Carlo Bivari Film
Şenliğinde üç ödül aldı.
Günümüz Kore sinemasının parlayan yıldızı Kim Ki Duk olarak kabul
edilmektedir. Kim Ki Duk, Berlin Film Festivalinde Samartian Girl
isimli filmiyle Altın Ayı ödülünü kazanmıştır.
Kore'de Halkın yoğun ilgisi ve bazı film şirketlerinin etkisiyle
burada da film şenliklerinin düzenlenmesine başlanmıştır. Bunların
arasında Pusan Uluslar Arası Film Şenliği ile Puçın Uluslararası
Fantastik Filmler Şenliğidir.
200'den fazla şirketin bu endüstride olduğu yapılan çalışmalar hala daha yeterli düzeye ulaşmamıştır.

descriptionEfsane Prens (Jumong) 34.Bölüm Özeti EmptyEfsane Prens (Jumong) 34.Bölüm Özeti

more_horiz
34. Bölüm Özeti

Efsane Prens (Jumong) 34.Bölüm Özeti Jumong858_1245927283



Prens Daeso, sarayın önde gelenlerinin isteğiyle Kral Geumwa'nın yerine velaket etmeye başlar. Yaptığı ilk iş ise krala yakın adamları öldürmek olur. Lady Yuhwa ise kral ile ilgilenmekte ve iyileşmesi için çalışmaktadır. So Seo-no kendine gelir. Hyunto valisi Yangjung, evliliğin bir an önce olması için Daeso'ya bir mesaj gönderir. Daeso bu durumu saraydakilere bildirir ve bunu Buyeo için yaptığını söyler. Kralı iyileştirmek isteyen Yeomieul'da Buyeo'ya geri döner ve gizlice saraya girer. Bölüm sonunda Prens Daeso, Lady Yuhwa'yı majestelerinin odasından çıkartır.
remove_circleSimilar topics
privacy_tip Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
power_settings_newLogin to reply