Türk askeri 1950`de BM gücüne katılarak Kore`ye gitti ve üç yıl savaştı. Bu, Türkiye`nin uluslararası camiadaki yönünü ve yerini tayin eden tarihî bir adımdı. Oraya sadece savaşmaya gitmiştik. `Babam Kore gazisi` diyenler de olmasa bizim için uzak ve unutulmuş bir cephe hikâyesinden ibaretti orada yaşananlar. Bir savaşın nasıl derin bir dostluğa dönüştüğünü, 2002 Dünya Kupası`nda Güney Kore ile yaptığımız üçüncülük karşılaşmasında fark ettik. Maçı millîlerimizin kazanmasına rakibimiz Güney Kore de sevinmişti. Hem de bizi şaşırtacak ölçüde... Açık bir şekilde hissettiğimiz bu dostluğun kaynağı merak konusu oldu. Sadece bir `savaş`, cephedeki kahramanlık tek başına yeterli değildi bu tarihî bağı anlatmaya.
Tarihî bağların şifrelerine, 1950`de Kayseri`den ilk tugaya gönüllü katılan ve cephede yaralanarak `gazi` unvanıyla geri dönen Hasan Karakurt`un günlüğünde ulaştık. Karakurt, Kore Savaşı`nı günbegün kaydettiği günlüğünü oğlu Burak`a miras bırakmıştı. Kore yolculuğu ve savaş cephesi az çok biliniyor. Ama Mehmetçiğin Güney Kore`nin Suvan bölgesinde açtığı `Ankara Okulu`nu ilk bu günlükten öğrendik. Hasan Karakurt`un Kore sevgisiyle büyüttüğü oğluna vasiyetiydi: `Bu okul benimle birlikte unutulup gitmesin ...`
Gazi Haydar Karakurt`un oğlu Burak, babasının Kore anılarıyla büyür. Gazi Karakurt, 2003 yılında, vefatından kısa bir süre önce, oğlunu yanı çağırır ve herkesten sakındığı günlüğünü ona hediye eder. `Ailemizin Kore hatıraları benimle birlikte yok olup gitmesin.` diye de sıkı sıkıya tembih eder. Bu nasihatin gereklerini hassasiyetle yerine getiren Burak Karakurt, ilk etapta günlüğü baştan aşağı dikkatli bir gözle okur. Ardından da Türkiye ve Güney Kore`deki arşivlerde araştırma yapar. Günlükten yola çıkarak ulaştığı 133 Kore gazisiyle görüşerek savaşı bir de onların ağzından dinler. Gayretleri sonucunda elde ettiği bilgi ve bulguları `Dünden Bugüne Kore`de Türk Kahramanları` adıyla kitaplaştırır. Kitabı, PASİAD Yayınları basar
Tarihî bağların şifrelerine, 1950`de Kayseri`den ilk tugaya gönüllü katılan ve cephede yaralanarak `gazi` unvanıyla geri dönen Hasan Karakurt`un günlüğünde ulaştık. Karakurt, Kore Savaşı`nı günbegün kaydettiği günlüğünü oğlu Burak`a miras bırakmıştı. Kore yolculuğu ve savaş cephesi az çok biliniyor. Ama Mehmetçiğin Güney Kore`nin Suvan bölgesinde açtığı `Ankara Okulu`nu ilk bu günlükten öğrendik. Hasan Karakurt`un Kore sevgisiyle büyüttüğü oğluna vasiyetiydi: `Bu okul benimle birlikte unutulup gitmesin ...`
Gazi Haydar Karakurt`un oğlu Burak, babasının Kore anılarıyla büyür. Gazi Karakurt, 2003 yılında, vefatından kısa bir süre önce, oğlunu yanı çağırır ve herkesten sakındığı günlüğünü ona hediye eder. `Ailemizin Kore hatıraları benimle birlikte yok olup gitmesin.` diye de sıkı sıkıya tembih eder. Bu nasihatin gereklerini hassasiyetle yerine getiren Burak Karakurt, ilk etapta günlüğü baştan aşağı dikkatli bir gözle okur. Ardından da Türkiye ve Güney Kore`deki arşivlerde araştırma yapar. Günlükten yola çıkarak ulaştığı 133 Kore gazisiyle görüşerek savaşı bir de onların ağzından dinler. Gayretleri sonucunda elde ettiği bilgi ve bulguları `Dünden Bugüne Kore`de Türk Kahramanları` adıyla kitaplaştırır. Kitabı, PASİAD Yayınları basar