1) Ko.ori
“ördek”: Orta Korecede orh ve orhi olarak iki şekli vardır. Bu
kelimedeki /h/, epithesis ses olayı sonucu ilave edilmiş bir ünsüzdür. Ayrıca
orhi şeklinin sonunda bulunan /i/ ünlüsü Korecede sık görülen isimden isimyapma
ekidir. Modern Korecesi ise ori şeklindedir. Öte yandan, bu kelime Yakutçada
uzun ünlülü olarak o:r şeklinde bulunmaktadır. Eski Uygurcada ördek “ördek”
kelimesi vardır (Ligeti 1966: 190). Clauson (1977: 205), bu kelimenin or-
“yüksek yere çıkmak” fiili ile isim yapma eki –dek gibi iki ayrımorfemden
meydana gelmiş olduğunu iddia etmiştir. Fakat, bildiğimiz gibi Türkçede –dek
şeklinde bir isimden isim yapma eki bulunmamaktadır. Bana göre bu, Türkçe ör ile
bilinmeyen bir dilden geçmiş -dek kelimesinden oluş-muş ve hendiadion olarak
kullanılmıştır.
(2) Ko. turumi “turna”: Bu kelime Eski
Türkçeden Koreceye geçmiştir. Eski Türkçede turunya, Orta Türkçede turna
şeklindedir. Kıpçakça, Kumanca, Osmanlıca gibi tarihi Türk dillerinde de aynı
şekilde geçmektedir. Azerice ve Türkmencede ise durna şeklindedir. Öte yandan,
Yakutçada bu kelimeturuya şeklindedir ve bu Tunguzcaya da geçmiştir: Evk.
turuya. Bu kelime Japonca tarafından da turu şeklinde ödünçlenmiştir.
(3) Ko. bora “kar fırtınası”: Korecede bu kelime yalnız
nunbora “kar fırtına” (nun“kar”) kelimesinde bulunmaktadır. Bu kelime ilk defa
Orhon Türkçesinde bor “karfırtınası, şiddetli yağmur” şeklinde bulunmaktadır.
Çağataycada borağan şeklindedir ve bu Moğolcadan geçmiştir. Bugünkü Türk
lehçelerinde de bu kelime bulunmakta-dır; Trkm. bo:ran “id”leri., Kzk. boran
“id”leri., Tuv. bora:n “id”leri., Tat. buran“id”leri. Fakat bunların hepsi
Moğolcadan geçmiştir. Çok ilginçtir ki Anadolu Türkçesinde bora şekli
kullanılmaktadır ve bu şekil Eski Türkçe bor şekline paragoge ses olayıyla
sonuna ünlü ilave edilerek meydana gelmiştir. Öte yandan, Anadolu Türkçesinde
Moğolcadan geçmiş boran şekli de bulunmaktadır. Bu kelime Moğolca ve Tunguzcada
da bulunmaktadır; Mo. boroğan “yağmur”, Lam. burkun“kar fırtınası”, Evk. burkan
“id”leri. Bu kelime Yakutçadan Evenkiceye geçmiştir; Yak. burxa:n “kar
fırtınası”. Poppe’ye (1960: 21) göre Moğolca boroğan,buruğan’dan gelişmiştir.
Poppe bu kelimeyi Türkçe bur- fiili ile karşılaştırmış-tır. Fakat Poppe’nin bu
görüşü yanlıştır, çünkü Kazakça ve Kırgızcada Moğolcadan geçmiş boran
kelimesinin yanında bora- fiili bulunmaktadır. Bu fiil, isim isim bor ile
isimden fiil yapma eki –a-’dan meydana gelmiştir.
(4) Ko. cokha
“yeğen”: Bildiğim kadarıyla bu kelime Moğolca ve Mançu-Tunguz
dillerinde görünmemekte ve yalnız Orhon Türkçesinde çıqanşeklinde
bulunmaktadır.
(5) Ko. tonga “kuvvetli, kalın ve güçlü
halat”: Bu yalnız tongacur “kuvvetli halat” kelimesinde görünmektedir.
Eski ve Orta Türkçede tonga oldukça sık görünmektedir. Bu kelime Kaşgarlı
Mahmud’un lugatında “kaplan”, Clauson’a (1972: 515) göre “kahraman”, İbnü
Mühenna’ya göre ise “kuvvet-li” anlamındadır. Öte yandan bu kelime Çince
kaynaklarda da d’ung-ngaolarak geçmektedir. Bu kelime büyük ihtimalle
Mançu-Tunguzca yoluyla Koreceye geçmiştir.
(6) Ko. w∋ri “iri
köpek”: Bu kelime Kore’nin güney eyaletinde kullanılmak-tadır. Bu Eski
Türkçe böri “kurt” ile aynıdır ve Türkçeden Koreceye geçmiş-tir. Yenisey Ostyak
ve Rus dillerine de geçmiştir.
(7) Ko. toksuri “doğan”:
Bu kelime dışında Korecede “doğanın bir çeşidi”ni ifade eden ve suri ile
yapılmış iki kelime daha vardır: surimae (<*suri + mae“doğan”) ve surisae
(< suri + sae “kuş”). Öte yandan, anlamı belli olmayan suri tek başına hiç
kullanılmamaktadır. Fakat bu örneklerden toksuri kelime-sinin tok ve suri
şeklinde iki kelimeden meydana gelmiş olduğu anlaşılmak-tadır. Korece tok
kelimesi Türkçe “doğan” anlamındaki toğan (<*tok+kan) kelimesinde
yaşamaktadır. Türkçe toğan kelimesi *tok ve kökeni belli olma-yan *kan şeklinde
iki kelimeden meydana gelmiş ve hendiadion olarak kul-lanılmıştır. Türkçe *tok
ise büyük ihtimalle proto veya eski Türkçeden Koreceye
geçmiştir.
8 ) Ko. kåo “uyuyan kişiyi bastıran kötü
ruh”: Bugünkü Korecede bu kelime kawi şeklindedir. Orta Türkçe Oğuz
diyalektinde “kötü ruha tutulmuş hal” anlamında kowu ve kowuz şekli vardır.
Kaşgarlı Mahmud’un lugatinde bu kelime hakkında ilginç bir izah vardır; Kötü
ruha tutulmuş adamdan kötü ruhu kovarken soğuk suyu adamın yüzüne döküp “kowu!
kowu!” diye bağı-rırlarmış. Clauson (1972: 581) ve Dankoff’a (1985: 144) göre bu
kelime “kovmak” anlamındaki Türkçe fiil kow-’dan gelişmiştir. Fakat bu görüş pek
inandırıcı değildir. Çünkü Türkçede fiilden isim yapma eki –u veya –uz nadir
görünmektedir ve istisnasız olarak geçişli fiillerle kullanılmıştır. Bunun
dı-şında semantik bakımdan da pek ilgili görünmemektedir. Bence iki ihtimal
vardır: birincisi, isim olan kowu’ya küçültme eki –ç gelmiş olması; ikincisi,
isim olan kow ile “uçmak, yok olmak” anlamındaki uç- fiilinin beraber
kul-lanılmış olması. İkincisi kow uç! “kötü ruh! yok ol!” anlamındadır. Öte
yandan, Korece şekil kawi, arkaik şekil kåw’e isimden isim yapma eki –i’nin
eklenmesi ile sonradan gelişmiştir.
(9) Ko. tark
“tavuk”: Bu Eski Uygurca ve Orta Türkçe takığu “evcil kuş” ile aynıdır.
Bu kelime tak ve –ğu şeklinde iki morfemden meydana gelmiştir. Clauson (1972:
587), –ğu’nun Eski Türkçe hayvan isimlerinde sık sık rastla-nan –ğa ile aynı
isim yapma eki olduğunu söylemiştir: Trk. kaburğa “bay-kuş”, torğa “tarla kuşu”.
Fakat, bence –ğu’nun Çince bir ödünç kelime olma-sı ihtimali büyüktür (Karl.
126). Türkçe takığu, takı ve ğu şeklindeki iki kelimenin ikileme olarak yanyana
kullanılmış şeklidir. Eski Türkçe takı bi-çimi, /r/ ünsüzünün düşmesi ve sonda
/ı/ sesi türemesiyle ortaya çıkmıştır.. Korecenin şivelerinde /r/ düşmesiyle
/tak/ şeklinde kullanılış yaygındır. Bu kelime Moğolcada da görünmektedir: Mo.
takijan “piliç”. Bu kelime, tak“tavuk” ile dönüşümlü-aitlik eki –ijan’dan
oluşmuştur. Korece tark kelimesinin Türkçeden Koreceye mi yoksa Koreceden
Türkçeye mi geçmiş olduğu belli değildir.
(10) Ko. satari
“portatif merdiven”: Bu kelime “merdiven” anlamındaki Türkçe satu ile
bağlantılıdır. Clauson (1972: 867) bu Türkçe kelimenin bi-linmeyen başka bir
dilden ödünçleme olduğu ihtimalini ileri sürmüştür. Korecede satari kelimesinin
yanında aynı anlamda sataktari kelimesi vardır. Korece satari ve sataktari aynı
köktendir. Bu iki kelime mukayese edilirse, satari’nin birden fazla morfemden
oluştuğu belli olmaktadır. Bence satarikelimesi sata ve –ari olmak üzere iki
morfemden meydana gelmiştir. Burada –ari bir küçültme eki olup Korecede çok
yaygın olarak kullanılmaktadır. satak kelimesi ise sata ile isimden isim yapma
eki –ak’tan oluşmuştur. İsimyapma eki –ak Korecede çok yaygın bir ektir.
(11) Ko. kut “(şamanizmde) kutluluk dilemek için yapılan dini
merasim”: Bu ke-lime şamanizm ile ilgili bir kelimedir ve Altay
dillerinde yaygın bir şekilde kulla-nılmaktadır. Eski Türkçede “devlet, saadet,
kutlama” anlamında kut vardır.
eski Uygurcada, fiil yapma eki ile yapılan
qutğur- “kut vermek, saadet vermek” ve kutad- “kutlu olmak” da vardır. Orta
Türkçede “saadet, kutlama” anlamında yay-gın olarak kullanılmıştır. Moğolcada
ise bu kelime iki heceli kutu şeklinde olup “saadet; kutsal” anlamındadır.
Mançucada aynı anlamda xuturi şekli vardır ve ayrıca “kötü ruh” anlamında xutu
da kullanılmaktadır. Bu kelimenin nasıl ödünçlenmiş olduğunu belirlemek kolay
değildir. Fakat, şekillere ve anlamlara bakılırsa, Türkçeden Koreceye ve diğer
dillere geçmişolması ihtimali büyüktür. Korecedeki anlamı kutluluğu dilemek için
şaman merasimi düzenlemek olup bu, Türkçedeki anlamına göre ikincildir.
(12) Ko. tul “dişi hayvan; yavru veya yumurta veremeyen
dişi”: Bu kelime yal-nız önek olarak kullanılmakta ve tek başına
kullanılmamaktadır. Bu kelime Türkçe “dul kadın” anlamındaki tul kelimesinden
ödünçlemedir: Uyg., MK, Çağ. tul “dul”. Ramstedt (1935) bu Türkçe kelimeyi
Moğolcanın Kalmuk lehçe-sine ait tulğu “yalnız, yetim” ile ilişkilendirmiştir.
(13) Ko. kor “maya, mayalı yemeklerde görünen ve sertleşmiş
kalıntı”: Korecede bu kelime tek başına kullanılmamakta, kormaçi (<
*kor-maçi), korkaci (< *kor-kaci), kormaci (<*kor-maci) gibi kelimelerde
görünmektedir. Bu kelimeye Orta Türkçede rastlanmaktadır: MK kor. Bugünkü Türk
lehçelerinden Türkmence ve Kırgızcada kullanılmaktadır: Trkm. gor, Krg. kur.
(14) Ko. tuk “set, bent”: Bu kelime Eski ve Orta
Türkçede tuğ “dam, cover, stopper” (Dankoff 1985:198) şeklinde kullanılmıştır.
Bunun dışında tuğla-(<*tuğ-la-), tuğaq (<*tuğ-aq) gibi kelimeler de
vardır. Türkçe tuğ kelimesi tu-fiiline isimden fiil yapma eki –ğ’nin
eklenmesiyle yapılmış bir isimdir.
(15) Ko. tam “toprak ve
taşlarla yapılmış duvar”: Bu kelime Eski ve Orta Türkçede çok yaygın
kullanılmıştır: Orh., Uyg. tam id., MK tam id. Orta Türkçe Çağatayca ve
Kumancada “çatı” anlamında, Osmanlıcada ise “çatı, bina, hapisha-ne”
anlamındadır. Orta Türkçede bundan türemiş fiil de vardır: MK tamula- “setve
bent inşa ederek suyu korumak”. Türkçe tam kelimesi, tuk ile beraber çok erken
dönemde Türkçeden Koreceye
geçmiştir